Tuesday, September 23, 2008

E. B. White on Democracy, Brotherly Love, and Technology

He says of the first, among other things, that it needs defending, with arms if necessary; of the second, that he prefers the rule of law; and, of the third, that it's the wheel in the hamster-cage.

On Democracy:

"We received a letter from the Writers' War Board the other day asking for a statement on "The Meaning of Democracy." It is presumably our duty to comply with such a request, and it is certainly our pleasure. Surely the Board knows what democracy is. It is the line that forms on the right. It is the don't in don't shove. It is the hole in the stuffed shirt through which the sawdust slowly trickles, the dent in the high hat. Democracy is the recurrent suspicion that more than half of the people are right more than half of the time. It is the feeling of privacy in the voting booths, the feeling of communion in the libraries, the feeling of vitality everywhere.Democracy is the letter to the editor. Democracy is the score at the beginning of the ninth. It is an idea which hasn't been disproved yet, a song the words of which have not gone bad. It's the mustard on the hot dog and the cream in the rationed coffee. Democracy is a request from a War Board, in the middle of the morning in the middle of a war, wanting to know what democracy is."

The New Yorker (1943-07-03); reprinted as "Democracy" in The Wild Flag (1946)


On Brotherly Love and the Rule of Law

"Government is the thing. Law is the thing. Not brotherhood, not international cooperation, not security councils that can stop war only by waging it... Where does security lie, anyway — security against the thief, a bad man, the murderer? In brotherly love? Not at all. It lies in government.
As quoted in Common Cause: A Monthly Report of the Committee to Frame a World Constitution Vol. I, No. 2 (August 1947)

On Technology

Necessity first mothered invention. Now invention has little ones of her own, and they look just like grandma.
"The Old and the New," The New Yorker (1937-06-19)

There is more at http://en.wikiquote.org/wiki/E._B._White

Choose Pickles, Not War

Turşu...

Ahmet Altan

Şöyle iri gövdeli temiz bir kavanozun içine salatalıklar dizip, su, limon, sarımsak, bir iki dal dereotu koyup, kavanozun ağzını bir bez parçasıyla örttükten sonra kapağını sıkıca kapatacaksınız.
Onlar yavaş yavaş sararacak.
Kehribar rengini alacak.
Sonra kapağını açacaksınız
Isırdığınızda, salatalıkların diri çıtırtısıyla birlikte harikulade tadını hissedeceksiniz.
Yağmurlar da başlamış olacak.
Akşam erken çökecek.
Minarelerin ışıkları yandığında, camdaki damlalara çarpıp onları karanlık pencerelerde inci kolyeler gibi ışıldatacak.
Derin, yumuşak bir koltuğa oturacaksın.
Heyecanlı, hareketli bir film olacak televizyonda.
Yanındaki sehpanın üstünde sigaran, küllüğün, birkaç kitap bulunacak.
Ayaklarını altında toplayıp sevdiğin kadın yanına oturacak.
Kalın çoraplar giyecek.
Kaba bir hırka belki üstünde.
Üşüyüp mırıldanarak sana sokulacak.
Hiç konuşmadan filmi seyredeceksiniz.
Film bittiğinde, sakın o bir şey söylemeden sen bir şey söyleme, belki de film hakkında hiç konuşmayacaksınız.
Öyle oturacaksınız.
Şöyle kaba yünden, zırh gibi bir yorgan almalısınız.
Yattığınızda, yatak soğuk olmalı önce.
Bir zaman kımıldamadan durmalısınız.
Yorgan sizi güvenle koruyup ısıtmalı.
İyice ısınınca, kıpırdanacaksınız.
Uyandığınızda hâlâ yağmur olacak.
Ağaçlarda hışırtılı bir rüzgâr.
Pencereyi açıp derin bir soluk alacaksın.
Soğuk yüzünüze çarpacak, telaşla içeri çekeceksin başını.
Sonra bir daha açıp pencereyi, yaramaz bir çocuk gibi kafanı gene dışarı uzatacaksın.
Yanakların biraz kızaracak.
Kalın bir kazak giyeceksin, üstüne şu damalı oduncu gömleklerinden birini.
Ayağında kalıbı çoktan bozulmuş kadife bir pantolon.
Kahvaltıdan sonra yağmurda birlikte yürüyeceksiniz.
Şemsiye almayın bence, kukuletalı yağmurluklardan giyin.
Varsa belki lastik çizmeler.
Döneceksiniz sonra.
Masana oturacaksın.
Olmayan insanları toplayacaksın etrafınıza, onlar konuşacak sen yazacaksın.
Yüksek sesli bir müzik çalacak.
Oda müziği belki...
Belki de bir konçerto...
Belki bir sonat...
Müslüman dostları kızdırmak pahasına küçük bir kadehte akik rengi konyak, o kadeh olmadan, “olmayan” insanlarla konuşmak, onları dinlemek zor çünkü.
Gırtlağın yanacak.
İçerlerden, evin derinlerinden sıcacık bir yemek kokusu.
Kapının pervazına dayanmış gülümseyen bir yüz.
Bir şey söylemeden bakacak.
Hiç sormadan yemek yiyecek misin yoksa biraz daha mı çalışacaksın onu anlayacak.
Sen çalışacaksan, o da gidip içerde kitabını okuyacak, yazacakları varsa yazacak.
Hafifçe utanacaksın.
Onca işi arasında, sana bakıp, seni beslediği için.
Garip bir hüznü de içinde barındıran, mutluluğa benzer bir minnet duyacaksın.
Sakın aklındakilerin hepsini yazma.
Hemingway’in kuralını unutma.
Masadan kalktığında mutlaka aklında yazılmaya hazır bir paragraf olsun.
Yeniden döndüğünde, seni o paragraf karşılasın.
Alsın seni, yeniden yazdıklarının arasına sokuversin usulca.
Yabancılık çekme.
İlk oturduğunda ağaçları, müziği, rüzgârı duy, penceredeki yağmuru gör.
Sonra silinsin her şey.
Sen yeniden “olmayan” bir âlemin kapısından geç.
Hava kararırken masanın üstündeki lambanın düğmesine bas, turuncu renkli bir aydınlık vursun harflere.
Gece çöktüğünde sandalyenden bitkin bir şekilde kalk.
Kalın tahta masanın üstüne dizilmiş tabaklarda akşam yemeği.
Ve sararmış, kehribar rengi turşular.
Dereotu ve sarımsak kokusu.
Boşver ölümü, boşver hayatı.
İyisin işte.
Yazılacak iki satır yazın...
Kütürtülü turşuların...
Bir de sevip güvendiğin bir kadının varsa...
Ne hayat dokunur sana, ne de ölüm.

From http://www.taraf.com.tr/yazar.asp?mid=1822,

Diğer Ahmet Altan Makaleleri:
23.09.2008 - Ezan
21.09.2008 - Bir anı
20.09.2008 - Cunta mı?
19.09.2008 - Genç subaylar
18.09.2008 - Niye yapıyorsunuz bunu?
17.09.2008 - Dünya değişirken DTP
16.09.2008 - Fener ve yalan
14.09.2008 - Neler öğreniyoruz
13.09.2008 - Savcı
12.09.2008 - 12 Eylül
11.09.2008 - Kimseyi sevmiyoruz
10.09.2008 - İnsanlık ve biz
09.09.2008 - Kavga
06.09.2008 - Ah ahparik
05.09.2008 - Korgeneral
Tüm yazıları

Tuesday, June 3, 2008

A Quiet Life

A Quiet Life
by Baron WormserScattered Chapters

What a person desires in life is a properly boiled egg.This isn't as easy as it seems.There must be gas and a stove, the gas requires pipelines, mastodon drills, banks that dispense the lozenge of capital.There must be a pot, the product of mines and furnaces and factories, of dim early mornings and night-owl shifts, of women in kerchiefs and men with sweat-soaked hair.Then water, the stuff of clouds and skies and God knows what causes it to happen.There seems always too much or too little of it and more pipelines, meters, pumping stations, towers, tanks.And salt-a miracle of the first order, the ace in any argument for God. Only God could have imagined from nothingness the pang of salt.Political peace too. It should be quiet when one eats an egg. No political hoodlums knocking down doors, no lieutenants who are ticked off at their scheming girlfriends and take it out on you, no dictators posing as tribunes.It should be quiet, so quiet you can hear the chicken, a creature usually mocked as a type of fool, a cluck chained to the chore of her body.Listen, she is there, pecking at a bit of grain that came from nowhere.
"A Quiet Life" by Baron Wormser, from Scattered Chapters. © Sarabande Books, 2008. Reprinted with permission.